Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Sinan Sözen, prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çekti. Kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinden sonra ikinci sırada prostat kanserinin geldiğini kaydeden Sözen, “Bu yüzden bu hastalığın tanısı çok erken konulmalıdır. Tanı tedaviye uygun olarak konulmalı. 1990’lı yılların başından itibaren toplum bazında PSA ile tarama çalışmaları yapılmış ve çok ciddi mesafeler alınmıştır. Son yıllara kadar prostat kanseri şüphesi olan hastalara tanı koymak amacıyla ultrason eşliğinde sistematik biyopsi yapılıyordu. Bu yöntemin dezavantajı, görüntülenemeyen bir kanser randomize alınan biyopsiler ile tanınmaya çalışılıyordu. Düşük doğruluk oranlarına sahip olan bu yöntem aynı zamanda gereksiz (klinik önemi olmayan- hastaya bir zarar vermeyecek) prostat kanseri tanısı koymamıza da sebep oluyordu” dedi.
İçindekiler
“Hastalar Gereksiz Tedavilerden Uzaklaştırılabilir Hale Geldi”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Güdeloğlu ise açıklamasında şunları söyledi: “Günümüzde MR teknolojisindeki gelişmeler sayesinde artık klinik problem oluştumayacak kanserlere daha az oranda tanı koyup, bu hastalar gereksiz tedavilerden uzaklaştırılabilir hale geldi. MR’ın bize sağladığı faydalardan bir tanesi de ultrasonda körlemesine biyopsi alırken MR görüntüsü ile ultrason görüntüsünü üst üste çakıştırarak, direkt MR’da görülen sıkıntılı alanlardan hedefe yönelik biyopsiler alabilmemizi sağlamıştır. Bu sayede bize daha ileride problem oluşturacak agresif tümörleri daha yüksek oranda saptama olanağı sağlıyor. MR teknolojisi problem oluştumayacak tümörleri gereksiz tanıdan uzaklaştırabilir hale getirdi.”
“Günümüzde Artık Organ Koruyucu Cerrahilere Yöneldik”
Modern çağda yaşanan teknolojik gelişmeler doğrultusunda kanser tedavilerinin inanılmaz derecede değiştiğini belirten Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen ise, “Son 100 yılın cerrahisine baktığımızda kanser tedavisi demek o organın oradan alınmasıydı. Ama son 20 yıla bakarsak elimizdeki teknolojik gelişmeler ile birlikte insanların doktorlar konusunda aydınlanması, hastanecilik hizmetlerinin artması, kanser teşhisine daha erken tanı konmanın yolunu açtı. Günümüzde artık organ koruyucu cerrahilere yöneldik. Günümüzün modern organ cerrahisi demek insanın hayatını kurtarmaktan öte bir şey oldu. Biz artık insanların hayatını değil organlarını kurtarıyoruz” dedi.
“Modern Cihazlar İle Hedefe Yönelik Biyopsiler Alabiliyoruz”
Tedavilerde insanlarda yaşam kalitesinin son ana kadar en yüksek düzeyde olmasını önemsediklerini kaydeden Bilen, “Günümüzde artık prostat kanserinde de bunu başarmaya başladık. Daha önce birçok kanser dalında bunu yapmaya başladık. Prostat kanserinde görüntüleme ile ilgili sorunlarımız vardı. O yüzden rastgele biyopsiler alıyorduk. Tarama testlerinde sorunlarımız vardı, ama bugün elimizde olan MR cihazları ile birlikte prostat kanserinin özellikle insanları öldüren, noktalarını erken yakalamaya başladık. Bu da bizde son 10 yıldır prostat kanserini ameliyat etmeden bütün prostatı olduğu yerden çıkarmadan başka bir şeyler yapabilir miyiz sorusuna yöneltti. Günümüzdeki teknolojik cihazlar artık buna da yanıt vermeye başladı. Artık sadece prostat kanserini erken yakalamıyoruz, son derece modern aletler ile görüntüleyebiliyoruz. Görüntülediğimiz yerlerden modern cihazlar ile hedefe yönelik biyopsiler alabiliyoruz” diye konuştu.